Müslümanların, abdest ve gusül
gibi farz olan şer'î temizliğin dışında
haftada en az bir kere de maddî temizlik için yıkanmaları müstehabdır.
Hadîs-i şerîf'te şöyle buyurulur:
"Her Müslüman üzerine, yedi günde bir yıkanması,
Allah'ın hakkıdır."
Bu temizliğin Cuma günü yapılması, böylece Cuma
namazında cemaat içine kir ve pis kokulardan arınmış
olarak tertemiz bir halde çıkılması tavsiye edilmiştir.
Cuma günü yapılacak bu beden temizliği hakkında Resûlüllah
Efendimizden daha pek çok hadîs-i şerif rivâyet edilmiştir.
Bedenin tamamını yıkayıp gözle görünür kir ve
pislikleri, ağır ter kokularını temizlemenin yanısıra,
insan bedeninde temizliğine dikkat edilecek bâzı âzalar ve
hassas bölgeler vardır. Bu âzalar şunlardır:
-
Saçlar: Saçlar, insan
bedeninde temizliğine dikkat edilecek yerlerin başında
gelir. Saçları sık sık yıkamalıdır.
Rasûlüllah Efendimiz saçlarına ihtimamla bakar, titizlikle
temizlerdi. Ara sıra yağlar ve tarardı. Dağınık
kirli saçlardan hiç hoşlanmazdı. Ara sıra yağlar
ve tarardı. Dağınık kirli saçlardan hiç hoşlanmazdı.
Bir gün huzuruna saçı sakalı birbirine karışmış,
kirli paslı bir adam girdi. Adamı bu halde görünce
şöyle buyurdular:
"Bu adamda, saçını yıkayacak kadar su, yatıştıracak
kadar yağ yok mu idi? Nedir bu dağınıklık?.."
-
Bıyıklar: Rasûlüllah
Efendimiz, ashabına, bıyıkların dudaklar üzerine
sarkan uç kısmından kısaltmalarını tavsiye
etmiştir.
Bıyıkların uçtan kısaltılması, yemek
yerken bıyık kıllarına yemeklerin bulaşarak
nahoş bir görüntü meydana gelmemesi içindir.
Bıyığın üzerinden fazlaca alıp inceltmek
ise, bizim örfümüze uygun olmayan bir çirkinlik arzetmektedir. Bıyıklar
bu kadar inceltilmemelidir.
Bıyığın iki tarafa uzayan uçlarından
kesmekte de isabet vardır. Bu kesiş, fazla olmamalı,
ağız bitimini geçmemelidir.
Bıyığın kabası da sünnet değildir. Sünnet
olan bıyık, kabarmayacak şekilde kesilenidir. Bıyıkları
dipleri görünecek şekilde kesmek sünnete daha uygundur. Büyük
ve kaba bıyıklara, ancak harb zamanında, düşmana
heybetli görünmek için cevaz verilmiştir.
-
Koltuk altlarını
ve kasıkları temizlemek: Koltuk altında ve kasıklarda
biten tüyleri 10-15 günde bir, bu mümkün olmuyorsa hiç değilse
40 günü geçirmeden yolmak ve traş etmek, fazla uzamalarına
fırsat vermemek müstehabdır. Bu temizlik, bütün
peygamberlerin şeriatlarında var olagelen bir temizliktir.
Bu temizliğin cünüp iken yapılması mekruhtur. Uygun
olanı, kişiye gusül farz olmadan bu temizliklerin yapılmasıdır.
Bedenden ayrılan her parça temizken ayrılmalıdır.
Beden temizliğinde kullanılan malzemenin ve âletlerin ayrı
bir yerde, özel kaplar içerisinde, mikrop kapmıyacak şekilde
muhafaza edilmesinde zaruret vardır. Çoğu zaman temizlik
sırasında kesilmeler, kanamalar görülebilir. Temiz
olmayan makine ve malzemedeki mikroplar da bu kanla bedene karışabilir,
küçük bir ihmalden büyük bir rahatsızlık durumu
ortaya çıkabilir.
-
Tırnak temizliği:
Tırnağı fazla uzatmadan kesmek, hem çirkin manzarayı
önlemek, hem de tırnak altında kirlerin toplanmasına
mâni olmak bakımından tavsiye edilmiştir. Mümkünse
haftada bir kesilmelidir. Tırnak kesiminde ise bu işlemi
temizken yapmağa itina göstermeli, cünüpken tırnak
kesmekten mümkün mertebe sakınmalıdır.
Vücuttan kesilen tırnaklar ile tıraş edilen tüy ve
kıllar, eğer mümkünse rastgele atılmayıp toprağa
gömülmelidir. Veya göze görünmeyecek şekilde sarılıp
çöpe atılmalıdır.
-
Ağız Temizliği:
Ağız temizliğinin genel beden temizliği içinde
ayrı ve önemli bir yeri vardır. Ağzımızın
ve burada bulunan dil, diş gibi âzamızın tertemiz
olması lâzımdır. Ağzımıza olur olmaz
şeyleri almamak, sık sık yıkayıp çalkalayarak
temiz bulundurmak, sağlığımız yönünden mühimdir.
Ağız temizliği deyince birinci derecede akla diş
sağlığı ve temizliği gelir. Çünkü dişler,
hem beslenmede, hem de konuşmada büyük rol oynarlar.
-
Diş sağlığı
konusunda dikkat edilecek en mühim husus; dişleri temiz
tutmak, aşırı sıcak ve aşırı soğuk,
fazla sert yiyecek ve içeceklerden sakınmaktır. Çünkü
bunlar, dişleri zedeler, çizer ve diş minelerini çatlatarak
diş çürümelerine sebebiyet verir. Çünkü bir dişin
ise göz, karaciğer, kalb, mide, sindirim sistemi, idrar torbası
ve mafsallar başta olmak üzere vücudun pek çok yerinde önemli
hastalıklara sebeb olduğu günümüzde tıbben sâbittir.
Diş temizliği ve bakımı konusunda Resûlüllah
Efendimiz hassas ve itinalı davranmışlardır. Ümmetine
de bu ciddi konu üzerinde sık sık ikazlarda bulunmuşlardır.
Burada bâzılarını zikredelim:
"Eğer ümmetime güç gelmeyecek olsaydı, onlara
her abdest vaktinde ağızlarını ve dişlerini
temizlemelerini emrederdim."
"Misvak ağzı temizler, Allah'ın rızasını
kazandırır."
"Dişlerinizi temizleyiniz. Zira bu hal mahzâ nezafettir.
Nezafet ise îmana râcidir. İman da sâhibiyle beraber
Cennettedir."
"Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Sünnet
olmak, misvak kullanmak, güzel koku sürünmek ve evlenmek..."
"Sararmış dişlerle huzuruma gelmeyiniz. Misvak
kullanınız." (Bezzar)
Resûlüllah Efendimiz diş temizliğini misvak ile
yaparlardı. Misvak ise Arabistan'da bulunan erak ağacının
dalından yapılan bir çeşit fırçadır. üzerinde
yapılan tıbbî tahliller sonucu, misvakın pek çok
faydaları bulunduğu, diş sağlığı
için en elverişli madde olduğu anlaşılmıştır.
Bugün diş temizliğinde kullanılan diş fırçaları
da, misvak yerini tutar. Ancak bu fırçaların kıldan
olanı değil de naylondan olanları tercih edilmelidir.
Çünkü kılların ortasında kanallar olduğu
gibi, bir-iki fırçalamadan sonra bu kanalların içlerine
mikroplar dolduğu tesbit edilmiştir. Ayrıca kıl
fırçaların bir kısmının domuz kılından
yapıldığı da unutulmamalıdır. Naylon fırçalarda
bu mahzurlar yoktur, hem de daha sıhhîdir.
İnsanı cem'iyet içinde müşkil durumda bırakan
bir husus da, ağız kokusudur. Ağız kokusunun
meydana gelmesinde, bakımsız ve çürük dişlerin rolü
büyüktür. Dişlerin temizliğine ve sağlığa
dikkat edilirse, bu büyük rahatsızlık da önlenmiş
olur.
-
Ağız temizliğini
sadece maddî temizlik olarak ele almamak gerekir. Bir mü'min, ağzının,
dilinin, dişlerinin maddî temizliği kadar mânevî
temizliğine de önem vermelidir. Dilimizden yalan, küfür, kötü
söz, dedikodu, iftira gibi günâhı mûcib sözlerin çıkmaması,
bunların yerine zikir, tesbih, tekbir gibi kudsî kelimelerin
ve güzel-tatlı sözlerin sâdır olması, boğazımızdan
aşağıya haram lokmanın sokulmaması, ağzımızın
maddî temizliğinden çok daha önemli olan hususlardır.
-
Burun temizliği:
Hayat ve sağlığımız üzerinde, hem koku,
hem de solunum organı olarak burnun büyük önemi vardır.
Havanın içinde bulunan zararlı maddeler ve mikroplar,
burundaki kanallar, kıllar ve sümük maddesi tarafından süzülerek
ciğerlere temiz hava gönderilir. Bunun neticesi olarak
burnumuz çok sık kirlenir. Bu yüzden de sık sık
temizlenmesi gerekir. Akıntısı dışarı
çıkmayan burun, sinüzite sebebiyet verir.
Burun temizliği konusunda Resûlüllah Efendimizin emirleri
şöyledir:
"Herhangi biriniz abdest alacağı zaman burnuna su alsın,
sonra sümkürsün."
"Herhangi biriniz uykudan uyanınca üç defa burnuna su alıp
sümkürsün..."
Burada şu hususu da unutmamalıdır ki, bu temizliği
sessizce, fazla gürültü ve iğrenç sesler çıkarmadan
yapmaya çalışmalıdır. Yollara, kaldırımlara,
herkesin göreceği yerlere sümük atmak doğru değildir.
İslâmiyet nezafet dini olduğu kadar nezaket dinidir de.
Hele hele milletin içinde, herkesin gözü önünde burun karıştırmak,
burnundan kıl koparmak, büyük bir görgüsüzlük olduğu
gibi, aynı zamanda çirkin ve kötü bir alışkanlıktır.
Tıbben de mahzurludur. Çünkü burnun içi nazik zarlarla ve
ince kan damarlarıyla kaplıdır. Onunla olur olmaz
zamanda oynamak ve kıl koparmak tehlikelidir.
|