Özür sâhipleri için, dînimiz büyük
bir kolaylık göstermiştir. Bunların abdestleri, abdest
bozucu özürleri devam ettiği halde bozulmaz. Bu halde iken
namazlarını kılarlar. Abdest bozucu kan, irin, idrar gibi
akıntıların kirlettiği yeri tekrar temizlemekle de mükellef
tutulmazlar. Çünkü, bu kirler temizlendikten hemen sonra yeniden vâki
olmaktadır. Meselâ, devamlı idrarı gelen bir kimsenin,
abdestini idrar akıntısı bozmadığı gibi,
gelen bu idrarın kirlettiği yeri yıkamak mecburiyeti de
yoktur. İdrar kirletmesi mevcut olduğu halde namazını
kılar.
Dînimizin özür sâhiplerine sağladığı
bu kolaylığa karşı, onların da dikkat
edecekleri bir husus vardır. O da şudur:
Özürlü olduğunu tesbit eden
kimse, her namaz vakti için, ayrı abdest alır, o vakit için
aldığı bu abdestle dilediği kadar nafile veya kaza
namazı kılabilir. Vitir ve cenaze namazlarını edâ
edebilir.
Özür sâhibinin aldığı
abdest, sadece içinde bulunduğu namaz vakti süresince geçerlidir.
Bir namaz vaktinin çıkıp diğer vaktin girmesiyle abdesti
bozulur. Giren yeni vakit namazı için, yeniden abdest alması
gerekir. Meselâ; bir özür sâhibi sabah namazı için vaktinde
abdest alsa, bu abdesti sabah namazının vaktinin çıkmasına
kadar muteberdir. Vaktin çıkmasıyla, yani, güneş doğmasıyla
abdest bozulur, hükmü kalmaz. Artık bu abdestle hiçbir namaz kılamaz.
Özür sâhiplerinin dikkat
edecekleri bir husus da, özürlü olmayanlara imamlık yapamıyacaklarıdır.
Bu bakımdan özürlüleri imamlığa zorlamak doğru
olmaz.
Özürlülerin sabah namazı için
aldıkları abdest, güneş doğmasıyla bozulduğu
için, bayram ve kuşluk namazları için ayrıca abdest
almaları gerekir.
|