Ýbadet Vakitleri


 

İbadet Vakitlerinin Hesaplanması

Eşref-i mahluk olarak yarattığı insanın dünya ve âhiret mutluluğuna kavuşması için onu ibadetle mükellef tutan yüce Rabbimiz, bu ibadetleri belli vakitlere bağlı kılmakla, hayatımızın bütününü disiplin altına almayı hedeflemektedir.
İslâm dininde namaz, oruç, zekât ve hac gibi temel ibadetler belirli zaman aralıklarına tabi kılınmıştır. Örneğin dinin direği sayılan namaz ibadeti, her gün beş ayrı vakitte eda edilmektedir. "Vaktin girmesi" ile farz olan namaz, eğer, onun kılınmasına mutlak manâda mani olmuş bir özre binaen kılınamazsa, "vaktin çıkması" ile kazaya kalmaktadır. Vakte bağlı bu namazların başlangıç ve bitiş vakitlerinin haricinde bir de "kerahet vakitleri" denilen, namaz kılmanın tahrimen mekruh veya haram olduğu vakitler de mevcuttur. Keza oruca başlama (imsak) ve iftar da, bu günlük vakitlere göre gerçekleştirilmektedir. Ayrıca zekât, hac ve oruç gibi ibadetler ise, yılda belli zaman dilimlerinde periyodik olarak tekrarlanmaktadır. Bazı dinî önemi haiz gün ve geceler de aynı şekilde yıllık takvime bağlanmıştır.

Bütün bu ibadet vakitlerinin insanlar tarafından kolaylıkla belirlenebilmesi için günlük, aylık ve yıllık zaman dilimleri, güneşin ve ayın hareketlerine bağlı kılınmıştır. Bu sebeple de Müslümanlar, her zaman astronomi ile yakından ilgilenmişler ve ibadet vakitlerinin hesaplanmasına yönelik çalışmalarda bulunmuşlardır.
Namaz vakitleri ile ilgili dayanaklar, ilgili Kur'ân ayetleri ve hadislerdir.1

Namaz Vakitlerinin Tesbiti

Müslümanların günlük ibadetlerinde kullandıkları vakitler, güneşin gökyüzündeki konumuna tabi kılınmıştır. Beş vakit namaza, orucun başlangıcı/bitirilişine ait hükümler ve keza mekruh vakitler, hep güneş referans alınarak tayin edilmektedir. Bu vakitlerin tanımı ve hesaplanış metotları fıkhi ölçüler içinde şu şekildedir.


İmsak (Fecr-i Sadık) Vakti

Ufukta genişlemesine yayılan bir beyazlığın başlamasıdır.

Ufukta uzunlamasına görülen ve bir müddet sonra kaybolan yalancı imsaktan (fecr-i kâzib) sonra oluşur. Oluşma sebep ve şartları yatsıdaki gibidir. İmsak anındaki güneş dikey açısı Türkiye'de -18º (ufkun altında) olarak alınmaktadır. (İmsak vaktinin girmesiyle sabah namazının vakti girer.)


Güneşin Doğuş Vakti

Güneşin doğmaya başlaması, güneşin üst ucunun ufukta belirmesidir.

Akşam vaktinin simetriğidir; yani güneşin, ufkun 50º altına gelmesiyle oluşur. Bu andan sonra sabah namazı vakti çıkar ve kerahet başlar. Yine bu vakit de, akşam vaktindeki gibi meteorolojik sebeplerden ötürü birkaç dakika önce oluşabilir.
Hanefi mezhebine göre sabah namazını, şafak aydınlığı yayılmaya başladıktan sonra kılmak müstehaptır. Bu ise takriben -12 derece (ufkun altında) dikey açıya karşılık gelir.
Yukarıda anlatılan bu temel vakitlerin haricinde, namaz kılmanın mekruh olduğu vakitler vardır:


İşrak Vakti

Güneşin bir mızrak boyu yükselmesidir.

Burada kasıt, güneş ışınlarının sarı renkten kurtulup beyaza dönmesidir. Güneş ışınlarının sararması ise, yine atmosferin ışığı kırma etkisiyle oluşmaktadır. Türkiye'de işrak vakti için 5 derece güneş dikey açısı kabul edilmiştir. Bu ana kadar namaz kılmak mekruhtur. Bayram namazları da bu andan itibaren kılınır.


İstiva Vakti

Güneşin tepede bulunmasıdır.

Bu konuda iki farklı görüş mevcuttur. Birinci görüşe göre istiva vakti, zeval vaktini ve birkaç dakika öncesini kapsar. Yani namaz kılmanın mekruh olduğu toplam istiva süresi 5-10 dakikadır. İkinci görüşe göre ise istiva, imsak vaktinde başlayıp akşam vaktinde sona eren şer�î günün ortasıdır.


Öğle (Zeval) Vakti

Güneşin batıya meyletmesidir.

Öğle namazı vakti, güneşin tam tepeye çıkmasıyla değil, batıya yönelmesi ile başlamaktadır. Günün ilk yarısında doğu tarafında bulunan güneş, günün ikinci yarısında batı tarafına geçer. Günün ortasında ise üzerinde bulunduğumuz meridyen, güneşin tam karşısına gelir (zenith) ve güneş, ekvator kuşağı hariç, kuzey yarımkürede tam güneyi ve güney yarımkürede tam kuzeyi gösterir. Güneşin tam tepede olduğu zeval vaktinde namaz kılmak yasaklandığından, öğle vaktinin girmesi, yani güneşin batıya meyletmiş olması için en azından güneşin meridyeni terk etme süresi kadar beklenmelidir.

Gün ortası olan zeval vakti, 0º boylam için (Greenwich) standart olarak 12:00 kabul edilmiştir. Hâlbuki bu vakit, ortalama zeval vaktidir. Gerçek zeval vakti ise, mevsimlere bağlı olarak yıl içinde +15 dakika sapma gösterir. Belli bir güne ait gerçek zeval vaktini bulmak için, grafikte o güne ait süre saat 12:00'a eklenir. Meselâ, yılın 72'nci günü Greenwich'teki zeval vakti 12:10'dur.

Diğer boylamlardaki zeval vakti ise şu formülle hesaplanır:

Zeval vakti (GMT = Greenwich Mean Time) = Greenwich Zeval Vakti-Boylam/15

Bu formülde vakitler saat cinsindendir. Boylam, derece cinsinden ve Greenwich'in doğusu için pozitiftir. Tüm dünyada referans olarak kullanılan Greenwich saati (GMT = Greenwich Mean Time) yerel saate, o bölgenin saat dilimi eklenerek çevrilebilir. Meselâ, Türkiye +2:00 saat dilimini kullandığından, 18:00 GMT'nin Türkiye saati karşılığı 20:00 olacaktır. Yaz saati uygulanması durumunda ise vakte bir saat daha eklenmelidir.
Peki aynı boylamdaki zeval vakti yıl içinde niçin değişir? Çünkü bizim 24 saat olarak kabul ettiğimiz süre, bir günün ortalama süresidir. Gerçekte ise bir gün, 24 saatten biraz daha fazla veya eksiktir. Aradaki fark ise, en fazla yarım dakika olmaktadır. Buna göre de zeval vakti, her gün bir miktar ileri veya geri oynamaktadır. Bu farkın sebebine gelince: Bir gün, güneşten dünyaya bakıldığında, dünyanın kendi etrafında bir tur dönme süresidir ve astronomik dilde tropik gün (tropical day) adıyla anılır. Bu dönüş, iki ayrı hareketin bileşenidir: 1. Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi. 2. Dünyanın güneş etrafında dönmesi. Tropik gün, bu iki farklı hareketin toplanması sonucu ortaya çıkmaktadır.

Dünyanın kendi etrafında dönme süresi, uzak bir yıldızdan dünyaya bakılarak ölçülebilir ve bu süre yıldız günü (sidereal day) olarak adlandırılır ki, 23 saat, 56 dakika, 4 saniyedir. Dünya, gerek kendi ekseni ve gerekse güneş etrafında aynı yönde (saat istikametinin aksi yönde) döndüğü için bir tropik gün, bir yıldız gününden daha uzundur. Aradaki fark da, dünyanın güneş etrafında kat ettiği açıyla (yörünge açısı) doğru orantılıdır. Dünyanın yörüngesi, diğer tüm gezegenlerinki gibi eliptiktir, yani elips şeklindedir. Bu sebeple de yörünge hızı, güneşe olan uzaklığına göre değişmektedir (Kepler'in 3. yasası: Buna göre, açısal hızın karesi, merkezden uzaklığın küpüyle doğru orantılıdır.). İşte bu hız değişimi, bir günde katedilen yörüngenin açısını ve dolayısıyla tropik günün uzunluğunu değiştirmektedir.


İkindi (Asr) Vakti

Bir cismin gölgesinin, ikindi gölgesi uzunluğuna ulaşmasıdır.
Cisimlerin gölgesi, zeval anına kadar kısalırken, zeval anından sonra tekrar uzamaya başlar. Dolayısıyla zeval anındaki gölge (fey-i zeval), cismin o günkü en kısa gölgesidir.

İkindi gölgesi ise; Şafiî, Malikî, Hanbelî mezhepleri ile, İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre, bir cismin zeval gölgesi uzunluğuna cismin kendi uzunluğunun eklenmesi ile bulunur. Yani 1m.lik bir sopanın gölgesi zeval vaktinde 0.5 m. ise, sopanın gölgesi 0.5 m.+1 m.=1.5 m. olduğunda ikindi vakti girmiş olur. Bu vakte, Asr-ı Evvel denir.
İmam Ebû Hanife'ye göre ise ikindi gölgesi, bir cismin zeval gölgesi uzunluğuna cismin kendi uzunluğunun iki katının eklenmesi ile bulunur. Misalimizde sopanın zeval vaktindeki gölgesi 0.5 m.+2 m.=2.5 m. olduğunda İmam Ebû Hanife'ye göre ikindi vakti girmiş olur. Bu vakte ise Asr-ı Sani adı verilir.

İkindi vaktine ait bu ihtilâf sebebiyle en temkinli davranış, öğle namazını Asr-ı Evvel'den önce, ikindi namazını ise Asr-ı Sani'den sonra kılmaktır. Ancak zorda kalındığında ikindi Asr-ı Sani'den önce kılınabileceği gibi, geçerli bir mazeret sebebiyle Asr-ı Evvel'e kadar kılınamamış öğle namazı da kaza edilmeyerek, (Asr-ı Sani'ye kadar) kılınabilir.

Güneş, doğduktan sonra yükselmeye başlar ve gün ortasında (zeval vaktinde) en yüksek dikey açıya (zeval dikey açısı) ulaşır. Bu tepe anından sonra da batı tarafına geçerek alçalmaya devam eder. Güneşin yerden yüksekliğini belirten bu açı, öğle vakti haricindeki tüm vakitlerin hesabında kullanılır.

Bir cisme ait gölgenin uzunluğu, güneşin dikey açısına bağlıdır. Dolayısıyla zeval gölgesinin boyu da Zeval Dikey Açısına bağlıdır. Zeval Dikey Açısı ise şu formülle hesaplanır: Zeval Dikey Açısı = 90º-IEnlem-Eğim açısıI

Bu formülde enlem, derece cinsinden olup, kuzey yarımküre için pozitif, güney yarımküre için negatif alınacaktır. Eğim Açısı ise, dünya ekseninin eğikliğinden kaynaklanmaktadır ve dünya yörüngesine dik düzlem ile dünya ekseni arasındaki açıdır. Bu açı 21 Mart ve 23 Eylülde yaklaşık olarak 0º, 21 Haziranda +23.5º, 21 Aralıkta ise-23.5º dir.
İkindi vaktine ait Güneş Dikey Açısı ise şöyle hesaplanır:

Asr-ı Evvel anındaki dikey açı=cot-1 (cot(Zeval Dikey Açısı)+1)

Asr-ı Sani anındaki dikey açı=cot-1 (cot(Zeval Dikey Açısı)+2)


İsfirar Vakti

Güneş ışınlarının sararmaya başlamasıdır.

İşrak vaktinin simetriğidir. Yani güneş dikey açısının 5 dereceye düştüğü an isfirar vakti olarak kabul edilir. Bu andan itibaren namaz kılmak mekruh olur.


Akşam (Mağrib) Vakti

Güneşin tamamen batması, yani güneşin üst ucunun, ufkun altına inmesidir. Akşam namazının vakti güneşin batmasından başlayıp şafağın kaybolmasına kadar devam eden zamandır.

Güneş yarıçapının gökyüzünde oluşturduğu yay açısı, 16º (arc-minute)'dır. Ayrıca, atmosferin ışığı kırma özelliğinden dolayı, ufkun 34º aşağısındaki bir cisim ufuk çizgisinde görünür. Dolayısıyla fıkıhtaki hükmün yerine gelmesi için güneş merkezinin, ufuk hizasının 16º+34'=50º altında olması gerekir. Ancak ne var ki nem, sıcaklık gibi meteorolojik faktörler, 34º'lik kırılma açısına etki edebilirler. Ayrıca ufuk hizasına deniz seviyesinden daha yüksek bir yerden bakılması, bakış açısını değiştireceğinden, güneşin tepesinin görülmesi mümkün olabilir. Bu sebeple, akşam vaktinin girmesi, -50º dikey açının oluştuğu andan birkaç dakika sonraya sarkabilir.
Akşam namazının vakti, güneşin batmasıyla başlar, şafağın kaybolmasına kadar devam eder. Şafak bazan İmam Âzam�a göre güneş battıktan sonra ufuktaki kızıllıktan/kızartıdan sonra meydana gelen beyazlıktır.

İmam Ebû Yusuf, İmam Muhammed ve diğer üç mezhebin imamlarına göre ise şafak, ufukta meydana gelen kızıllıktır. Ebû Hanife�nin bu görüşte olduğu rivayeti de vardır. Bu kızıllık gidince akşam namazının vakti dar olduğundan bu namazı ilk vaktinde yani vakit girdikten sonra kılmak müstehaptır. Bu ise takriben -6 derece dikey açıya (ufkun altında) karşılık gelir. Namazı ufuktaki kızıllığın kaybolmasına kadar geciktirmek uygun değildir.


Yatsı (İşa) Vakti

Günbatımı kızıllığının kaybolmasıdır.

Günbatımı kızıllığı oluşması, tamamen atmosfere ve onun ışığı kırma özelliğine dayanır. Eğer atmosfer olmasaydı, güneş battığı anda etraf kapkaranlık olacak ve yatsı vakti bulunmayacaktı (Yatsı gibi, işrak, imsak ve isfirar vakitlerinin kaynağı da atmosferdir.) Atmosferin ışığı kırma şiddeti, nem, ısı gibi meteorolojik faktörlere bağlı olduğundan, yatsı vaktinin tayini diğer vakitler gibi çok kesin değildir. Ülkemizde yatsı vaktinin hesaplanmasında esas alınan dikey açı -17 derecedir (ufkun altında). En ihtiyatlı davranış, akşam namazını -15º dikey açıdan önce ve yatsı namazını -18º dikey açıdan sonra kılmaktır.

Kutuplara yakın bölgelerde (49º ve daha yukarı enlemler), yaz aylarında güneşin ufuktan tamamen kaybolmamasından dolayı gece boyunca kızıllık devam eder. Bu durumda, yatsı vaktinin astronomik olarak hesaplanması mümkün değildir. Böyle yerlerde yatsı namazı en yakın yerleşim bölgelerine göre eda edilir.


Görüldüğü gibi, öğle vakti haricindeki tüm vakitlerin hesaplanmasında güneş dikey açısı kullanılmaktadır. İlgili vakti, güneş dikey açısının bir fonksiyonu olarak gösteren denklem aşağıda verilmiştir:2

Vakit=Zeval Vakti + cos-1 ((sin(GDA)-sin(EA)*sin(enlem))/(cos(EA)*cos(enlem)))/15
GDA: Güneş Dikey Açısı
EA: Eğim Açısı

Vakitler saat cinsinden olup, öğleden öncesi için (imsak, güneş, işrak) cos-1 negatif, öğleden sonrası içinse (ikindi, isfirar, akşam, yatsı) cos-1 pozitif alınacaktır. Kutup bölgeleri yakınında ilgili vaktin hiç oluşmaması durumunda cos-1 teriminin içi +1'den büyük olur ve cos-1 terimi tanımsız hale gelir.
Hesaplanan bu vakitler, coğrafî konuma ve meteorolojik şartlara göre değişiklik gösterdiklerinden, belli bir ihtiyat payı bırakılarak amel edilmesi daha uygundur. Bu sebeple hesaplanan vakitlere, temkin süresi adı verilen ufak bir süre eklenir veya çıkarılır.

Takvimlerde temkin uygulanmış vakitler gösterildiğinden, namaz vakitlerinin gerçek başlangıç ve bitiş zamanlarını bulmak için temkin değerleri çıkarılmalıdır. Örneğin ikindi vakti olarak 16:51 gösterilmişse, aslında öğle vaktinin 16:47'de bittiğini bilmeliyiz.


Kamerî Ay ve Yıl

Kameri ay ve yıllara göre ifa edilen ibadetlerde ayın hareketleri gözlenmektedir. İslâmiyet'te her yıl, 12 kamerî aydan oluşur. (Tevbe, 9/36) Her ay ise, hilâlin ilk görülmesiyle başlar ve hilâl tekrar görüldüğünde sona erer. (Bakara, 2/185, 189) Bir kamerî ay, 29 veya 30 gün sürer. Ancak arka arkaya birkaç kez 29 gün veya 30 gün sürmesi de mümkündür. Peki, ayın hareketleri nasıldır ve kamerî ay hesaplanabilir mi?
Ay, dünya çevresinde (ve kendi çevresinde) saat istikametinin aksi yönde döner ve bir turunu 27.321661 günde tamamlar (yıldız ayı=sidereal month). Her iki süre eşit olduğundan, ayın hep aynı yüzü dünyaya bakmaktadır. Ancak dünya bu esnada güneş etrafında döndüğü için, ay da dünya ile beraber güneşin etrafında dönmüş olur. Ayın görülmesi güneş ışınlarına bağlı olduğundan, bizim anladığımız şekliyle "bir kamerî ay," güneşten bakıldığında ayın dünya etrafında dönme süresidir (kavuşum ayı=synodical month). Ayın dünya etrafındaki dönüş yönü ile dünyanın güneş etrafındaki dönüş yönü aynı olduğundan (saat istikametinin aksi yönü) bir kameri ay, ayın dünya etrafındaki dönüş süresinden daha uzundur (Ortalama 29.53058868 gün). Aradaki fark da, yine dünyanın güneş etrafında katettiği açıyla doğru orantılıdır.3

Ay yörüngesinin elips şeklinde oluşu (0.054900), yörünge hızında değişimlere yol açar. Bu sebeple, bir ay gerçekte, 28.9 ile 30.1 gün arasında değişebilir.
Astronomik olarak kameri ay, dünya-ay doğrusuyla dünya-güneş doğrusunun aynı hizaya gelmesi, yani aralarındaki düzlemin, ekliptik düzlemine dik açı oluşturmasıyla başlar ve aynı şartın tekrar oluşması ile sona erer. Bu şartın oluştuğu an, ayın yeniay (içtima, kavuşum) durumudur. Kavuşum anında, ay tam olarak dünyayla güneş arasına girer ve bu durumda ayın görülmesi imkânsızdır. Kamerî ayın başlangıcına ait fıkhî hüküm ise hilâlin görülmesidir (ru'yet). Ru'yet ise, daima kavuşumdan belli bir süre sonra gerçekleşir. Çünkü ayın kendisi ışık yayan bir cisim değildir ve ancak güneşten gelen ışınları yansıtmaktadır. Kavuşum anında güneş, ay ve dünya aynı hizada bulunduklarından, ayın güneş ışığını dünyaya aktarması imkânsızdır. Ay, bu noktadan ayrılarak doğuya meyleder ve oluşan açı ile ışınlar dünyaya düşmeye başlar. Hilâlin görülebilmesi için, yansıyan ışığın, gökyüzündeki aydınlık seviyesinden daha parlak olması gerekir. Hâlbuki ay üzerindeki kraterlerin sebep olduğu pürüzlü yüzey, eğik gelen ışınları yutmakta ve böylece ay faz açısı4 yaklaşık 7º olana dek güneş ışınları dünyaya ulaşamamaktadır.5 Işık parlaklığının yeterli seviyeye ulaşması ve hilâlin (dürbün/teleskopla) görülebilmesi için ise 8-10 derecelik bir açının oluşması gerekir. Çıplak gözle görebilmek için ise 9-11 derecelik bir açı gereklidir. Nem, sis, atmosferin ışığı kırma oranı ve gökyüzü aydınlığı gibi atmosferik olayların etkisi nedeniyle kesin bir açı tanımlanamamaktadır. Ayrıca ayın görülebilmesi, havanın açık veya bulutlu olmasına da bağlıdır.

Ru'yet anındaki faz açısı (yukarıda bahsedildiği üzere) küçük olduğundan, ayın batışı, güneşin batışından az sonra gerçekleşir. Bu sebeple hilâl, güneş battıktan 10-40 dakika sonra6 batı yönünde ve kısa bir süre zarfında (batmadan hemen önce) gözlenebilir. Bunun dışındaki şartlarda, yani gündüz vakti ve doğu tarafında görülen hilâl, eski aya aittir (kavuşum öncesi). Hilâlin eski aya ait olduğu, uçlarının sağ tarafa (doğuya) dönük olmasından da anlaşılabilir.

Görüldüğü gibi, kavuşum anı objektif olarak tanımlandığından, günümüzün astronomi ilmiyle dakikası dakikasına hesaplanabilmektedir. Ancak ru'yet, yani hilâlin ilk görülmesi sübjektif olup, gözlemleyene ve atmosferik şartlara göre değişebilmektedir. Bu sebeple, astronomik hesaplama ile ru'yet anını bulmak mümkün değildir. Ancak yukarıdaki bilgilerin ışığında denebilir ki, belli şartlar oluşmaksızın hilâlin görülmesi imkânsızdır ve astronomi ilmi, en azından hilâlin görülmesinin mümkün olduğu en erken anı söyleyebilir. Örneğin, 8 derecelik faz açısı olmadan ayın teleskopla bile görülmesi imkân haricidir. Faz açısı dışında; ayın batış saati akşam vaktindeki ay dikey açısı, bulunulan enlem, sıcaklık ve hava basıncı gibi faktörler de ru'yet kriterlerine dahil edilebilir. Bu güne değin, hilâlin görülebilme kriterleri ile ilgili birçok araştırma yapılmış ve farklı araştırmacılar tarafından değişik şartlar ortaya konmuştur.
Bu kriterlerin içinde en önemlileri sırasıyla ay faz açısı ve ay dikey açısıdır. Türkiye'de 8º ay faz açısı ve 5º ay dikey açısı esas alınmaktadır. Ayrıca bulunduğumuz yerden hilâli görmesek de, o gece imsaktan yeterli bir süre önce dünyanın herhangi bir yerinde hilâlin görülmesi, yeni bir kamerî ayın başlangıcı kabul edilmektedir. Zira iletişim imkânlarının alabildiğine arttığı günümüzde ay, yerkürenin herhangi bir yerinde görüldüğünde, bütün dünyanın bundan anında haberdar olması mümkündür.
Sonuç olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki: İslâm'da oruç ayının başlamasında hilâlin çıplak gözle görülmesi (ru'yet) esastır. İki adil şahidin hilâli gördüklerine şahitlik etmeleriyle Ramazan ayı başlar. Ve yine hilâlin görülmesiyle biter. Astronomi, ru'yete hizmet etmesi noktasında bir kıymeti haizdir. Bazı ülkelerdeki farklı uygulamalar bizim ilgi alanımızda değildir bu yazıda sadece okuyucunun ilmî açıdan aydınlatılması hedef alınmıştır.


Kıble Saati

Kıble saati, kıble yönünün tayinine yarayan ve dünyanın bir çok kesiminde kullanılabilen bir yöntemdir. Kıble yönü, namaz esnasında yöneldiğimiz Kâbe'nin yatay düzlemdeki yönüdür.

7 Güneş gökyüzünde hareket ederken, her gün belli bir saatte Kabe yönüyle aynı hizaya gelir. Yani o saatte yüzünü güneşe dönen kişi, Kâbe'ye yönelmiş olur. Şu kadar ki, Batı Amerika ve Okyanusya gibi bazı bölgelerde o saatte güneş batmış olduğundan, bu metot kullanılamaz. İşte bu vakte Kıble saati adı verilmektedir. Güneşin yönü, yani yerdeki izdüşümünün coğrafi kuzeyle yaptığı açı son derece kesin olarak hesaplanabildiğinden,8 kıblenin tayininde pusuladan daha doğru sonuçlar vermektedir.9
Bir de, Dünya Kıble Günü (her yılın 28 Mayıs ve 16 Temmuz günleri) vardır ki, o gün bütün dünyada Kıble Saati aynıdır: 28 Mayıs'ta 09:18 GMT, 16 Temmuz'da 09:27 GMT. O gün Eğim Açısı, Kâbe'nin bulunduğu enleme eşittir ve Kıble saatinde güneş, Kâbe'nin tam tepesindedir; yani dünya-güneş ekseni Kâbe'nin içinden geçmektedir. Bu sebeple dünyanın neresinde olursa olsun, o anda güneşe bakan herkes, kıbleye yönelmiş olacaktır.

Abdurrahman ÖZKAN

 

Dipnotlar:
1. Bakara, 2/238; İsra, 17/78; Şevkanî, Neylü�l-Evtar, 1:300, 307, 311; 11:3; İbn Hacer el-Askalanî, Sübülü's-Selâm, 1:106, 114-115.
2. Günün herhangi bir anındaki güneş dikey açısının bulunması için ise şu formül kullanılabilir:
GDA=sin-1(cos(15*(Vakit-Zeval Vakti))* cos (EA)* cos(enlem)+sin (enlem))
3. Ayın Dünya Etrafında Dönüş Süresi=bir kameri ay/(1+bir kamerî ayda kat edilen yörünge açısı/360º)
4. Ay-dünya ekseni ile ay-güneş ekseni arasındaki açı (kavuşum anında sıfır derecedir)
5. Danjon fenomeni adı verilen bu olgu sayesinde, ayın yörüngesi dünya kliptiğine 5.145396º eğik olmasına rağmen, kavuşum anında hilâli görmeyiz.
6. Hilâlin görülebilmesi için havanın karararak, gökyüzü parlaklığının azalması gerekmektedir.
7. Dünyanın herhangi bir noktasındaki Kıble Açısı (kuzey-güney eksenine göre) şu formülle hesaplanabilir: tan-1 (sin(boylam-Kâbe boylamı)/(cos(enlem)*tan(Kâbe enlemi)-sin(enlem)*cos(boylam-Kâbe boylamı)) pozitif açı saat yönüdür. Kâbe enlemi=21º25'16", Kâbe boylamı=-39º49'29.1"
8. Herhangi bir vakitteki Güneş Yönü (kuzey-güney eksenine göre) aşağıdaki formül kullanılarak bulunabilir: -tan-1(sin(15*(Vakit-Zeval vakti))/(cos(enlem)*tan(EA)-sin(enlem)*cos(15*(Vakit-Zeval vakti)))
9. Pusula hem ortamdaki suni manyetik alandan etkilenmekte, hem de o yörenin manyetik sapma açısının (coğrafi kuzey ile manyetik kuzey açısı arasındaki fark) bilinmesi gerekmektedir.

Kaynaklar
Dr. Monzur Ahmed, Moon Calculator v4.0, Birmingham, 1997.
Dr. Monzur Ahmed, Prayer Time Calculator v2.5, Birmingham, 1995.
Adel A. Al-Rumaih, Prayer Times for Windows v1.0, Riyad 1995.
Waleed A. Muhanna, Islamic Timer v2.1, Ohio, 1992.
Khalid Shaukat, Questions on Moonsighting, 1999.
Khalid Shaukat, Question on Prayer Schedule, 1998.
Khalid Shaukat, Question on Qibla Direction, 1999.
Prof. Dr. Vehe Zuhayli, İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, İstanbul, 1994.
Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, İstanbul, 1991.


Yazıcı Gsterimi
Sayfa Başı Yukari