Allah dünyayı ve içindeki
varlıkları yaratmadan evvel, öncelikle gelmiş ve gelecek
bütün insanların ruhlarını yaratmıştır.
Bunları ruhlar âlemi denilen bir âlemde bir araya getirmiştir.
Daha sonra hepsini birden huzurunda toplayarak kendilerine hitâben:
- Ben sizin Rabbiniz değil
miyim? diye sormuştur. Ruhlar da:
- Evet, sen bizim Rabbimizsin, diye
cevab vermişlerdir. "Ancak sana ibâdet eder, senden yardım
dileriz" demişlerdir. İşte bu konuşmanın
vuku' bulduğu zamana, Kâlû Belâ denir.
Allah daha sonra insan ruhunun bu
sözünde ne derece samimî ve doğru olduğunu ortaya çıkarmak
için, şu dünyayı bir imtihan yeri olarak
yaratmıştır. Ve her bir ruhu ayrı bir bedene
yerleştirerek, onları belli zaman aralıklarıyla
şu imtihan meydanına göndermiştir. Böylece insanın
önüne iki yol açılmıştır:
Ya akıl ve iradesini iyiye
kullanarak Kâlû Belâ'daki gibi Allah'ı Rab tanımakta devam
edecektir. Yahut da iradesini ve aklını kötüye kullanarak
Rabbini ve Allah'ını inkâr edecek, O'na kulluktan kaçacak,
şeytan'ın yoluna sapacaktır.
Allah'a sonsuz şükürler
olsun ki, biz Müslümanlar, Kâlû Belâ zamanında Rabbimize
verdiğimiz sözde duran kimseleriz. İnşâallah son
nefesimize kadar da bu sözümüzde durmaya devam edeceğiz.
|