Cuma günü, Müslümanlar için çok
önemli bir gündür. Bu günde Müslümanlar camide toplanıp birlikte Cuma
namazını kılarlar. Topluca yapılan bu ibâdet, o günü bayram günü
değerine yükseltir.
Bu sebeble Cuma gününe
Seyyidü'l-eyyam, yani, günlerin itibarlısı, efendisi de denir.
Bütün hayırlı işlerin Cuma günü
meydana geldiği; tarih boyunca pek çok kudsî hâdiselerin hep Cuma günü
zuhûr ettiği rivâyet edilir.
Hadîs-i şerîf'te şöyle buyrulur:
"Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı
gün, Cuma günüdür. Âdem (as) o günde yaratılmış, o gün Cennete konmuş, o
gün Cennetten çıkarılmıştır. Kıyâmet de ancak Cuma günü kopar..."
Çoklarının zannettiği gibi Cuma
günü, iş yapmak, hayırlı ve faydalı mevzularla meşgul olmak haram
değildir. İş yapma yasağı, sadece namaz kılma vaktine mahsustur. Namaz
dışında çalışmak, alış-verişte bulunmak mübahtır. Zaten âyette de,
namazdan sonra yeryüzüne rızık aramak üzere dağılınız, emredilmektedir.
Cuma'nın Hükmü Nedir?
Cuma'nın farz olduğu Kitab, Sünnet
ve İcma' ile sabittir. Cum'a sûresinin 9. âyetinde şöyle buyrulur:
"Ey îman edenler, Cuma günü namaz
için ezan okunduğu zaman hemen Allah'ın zikrine (namaza ve hutbe
dinlemeye) gidin. Alış - verişi bırakın. Böyle hareket etmeniz, sizin
için daha hayırlıdır..."
Resûl-i Ekrem (asm) îrad ettikleri
bir hutbelerinde, bu mevzuda şöyle buyurmuşlardır:
"Biliniz ki, Allah Teâlâ Cumayı bu
makamda, bu senenin bu ayında, bu günde farz kıldı. Bu farziyet,
kıyâmete kadar sürecektir. Kim onu inkârından veya küçümseyerek, ben
hayatta iken ve vefatımdan sonra terkederse, Allah onun iki yakasını bir
araya getirmesin. İşlerinde de feyiz ve bereketi kaldırsın. Dikkat
ediniz. O kimse tevbe edinceye kadar onun ne namazı, ne zekâtı, ne
haccı, ne orucu, hiçbir hayır ve hasenatı kabûl edilmez."
Bir hadîs-i şerîf'te de şöyle
buyrulur:
"Cuma namazına gelmeyen kimseyi
melekler 'Eyvah, ne oldu, neden geri kaldı?' diye birbirlerine sorarlar.
Sonra: 'Allahım, eğer fakirliğinden gelemiyorsa sen ona helâl mal ver.
Hastalığından gelemediyse şifa ver. Oyun ve eğlenceye kapıldıysa, ona
ibâdetin zevkini tattır...' diye dua ederler."
Cumayı terketmenin uhrevî ceza ve
mânevî zararına ise, Resûlüllah Efendimiz şu şekilde temas etmişlerdir:
"Kim özürsüz olarak ve ciddiye
almayarak üç cumayı terkederse, Allah onun kalbini mühürler. Allah kimin
kalbini mühürlerse, onu cehennemin en alt tabakasına koyar."
Cuma Namazı Ne Zaman Farz Kılındı?
Cuma namazı, Mekke'den Medine'ye
hicret esnasında farz kılınmıştır. Mekke'den Medine'ye hicret eden
Resûl-i Ekrem Efendimiz, bir haftayı geçen uzun ve yorucu bir
yolculuktan sonra, Medine yakınındaki Ranuna denen mevkie gelince,
devesinden inerek Salim oğulları yurdunda ilk Cuma namazını
kıldırmıştır. Böylece de, Cuma günleri kılageldiğimiz Cuma namazı, o
günden itibaren farz namazlar sırasına girmiştir.
Cuma Namazı Kaç Rek'attır, Nasıl Kılınır?
Cuma namazı aslında iki rek'atır.
Öğle namazı vaktinde cemaatle kılınır. Tek başına kılınmaz. Cuma
namazına yetişemeyen kimse, yerine öğle namazını kılar.
Cuma'nın farz olan bu iki
rek'atından ayrı olarak, 4'ü farzdan önce, 4'ü de farzdan sonra olmak
üzere, 8 rek'at da sünneti vardır.
Vakit girdikten sonra, önce
Cuma'nın 4 rek'atlı ilk sünneti kılınır. Ondan sonra camiin içinde iç
ezan okunur. Ezandan sonra hatib minbere çıkar ve hutbe okur. Hutbe
bittikten sonra, mihraba geçerek imam olur ve cemaatle iki rek'at Cuma
namazı kılınır. Bu iki rek'at farzdan sonra, cemaat 4 rek'at da Cuma'nın
son sünnetini kılarlar. Böylece Cuma namazı tamamlanmış olur.
Bundan sonra biri 4, diğeri 2
rek'at olarak kılınan iki namaz daha vardır ki, bunlar Cuma ile ilgili
değildir. Dört rek'atlı olan Cuma'nın ilk sünneti gibi kılınır.
İstenirse, son iki rek'atta sûre okunmadan da kılınabilir (öğlenin farzı
gibi). Kılınan bu namazın ismi, Zuhr-i âhirdir. Niyet şöyle yapılır:
"Niyet ettim vaktine yetişip de henüz üzerimden sâkıt olmayan son öğle
namazına." Bu namaz şayet Cuma namazının sahih olmama durumu olursa, o
günün öğle namazı yerine geçmesi için fakîhler tarafından düşünülmüş bir
tedbirdir. Şayet Cuma namazı sahih olmuşsa, bu namaz kazaya kalmış bir
öğle namazı yerine geçer. Kaza borcu olmayan için ise, nafile namaz
hükmünü alır. Zaten Cumanın sünneti gibi kılınmasının efdal olması da bu
sebebdendir.
Zuhr-i âhirden sonra da, iki rek'at
vaktin sünneti diye bir namaz kılınır. Bu iki rek'at, sabah namazının
kazâsı olarak da kılınabilir.
Sâat-i İcâbe - Eşref Saat
Cuma gününde bütün duaların kabûl
olduğu ve insanlarca gizli ve gaybî olan bir vakit vardır ki, bu vakte
sâat-i icâbe veya eşref saat denir.
Bir hadîs-i şerîfte bu mevzuda
şöyle buyrulur:
"Cuma gününde makbûl bir saat
vardır. Duasını bu saate denk getiren Müslümana Allah dilediğini verir."
Diğer bir hadîs-i şerîfte de şöyle
denilmektedir:
"Bugünde hayırlı bir saat vardır.
Kim o saate tesadüf eder de Allah'tan hayırlı bir şey dilerse, o şey de
kısmetinde varsa Allah onu ona verir. Kısmetinde yok ise, ondan daha
hayırlısını âhirette verir. Kim bir miktar belânın kaldırılması için o
saatte dua ederse, Allah duasını kabûl eder ve daha büyüğünü onun
üzerinden kaldırır."
Sâat-i icâbenin Cuma içindeki
yerinde ihtilâf edilmiştir. Bâzıları güneş doğarken bâzıları ezan vakti,
bâzıları imam hutbeye başlarken, bâzıları namaz kılarken, kimisi
ikindinin son vakti, kimisi de güneş batarken demişlerdir.
Hz. Fâtıma, gurub zamanını bekler
ve hizmetçisi kendisine haber verince, hemen güneş batıncaya kadar dua
ve istiğfarını yapar, bu vaktin eşref saat olduğunu Resûlüllah
Efendimizden işittiğini söylerdi.
Bir kısım âlimler ise; Kadir
gecesinin Ramazan ayı içinde saklı olması gibi, bütün günü ibâdet ile
ihya etsinler diye bu eşref saatin de Cuma günü içinde gizli olduğunu,
vaktini kimsenin bilmediğini söylemişlerdir.
Eşref saatin, muayyen bir saatte
durmayıp Cuma gününün saatleri içinde devrettiğini söyleyenler de
vardır. En uygun izah şekli de bu olsa gerektir.
İşi Bırakmak ve Cuma Namazına Koşmak
Cuma sûresinin 9. âyetinde beyan
buyrulduğu gibi, her Müslüman Cuma günü Cuma ezanı okunduğu andan
itibaren, bütün şahsî işlerini bırakıp mutlaka camiye gitmek
mükellefiyetindedir. Çünkü Cuma ezanı okunduktan sonra yapılan
alışverişler, elde edilen kâr ve kazançlar, haram kılınmıştır. Cuma
namazı bitene kadar, haramlık ve alışveriş yasağı devam eder.
Cuma Namazının Farz Olmasının Şartları Nelerdir?
Cuma namazı herkese
farz değildir. Cumanın farz olması için şu şartların
bulunması lâzımdır:
1 - Âkıl - bâliğ ve
erkek olmak. Henüz bülûğa ermemiş çocuklarla kadınlara Cuma
farz değildir.
2 - Hür ve serbest
olmak. Esir ve kölelere Cuma farz değildir.
3 - Yolcu olmayıp mukîm
olmak.
4 - Hasta olmamak,
sıhhatı yerinde olmak. Ayakta yürüyüp camiye gidemiyecek
kadar hasta olan kimselere Cuma farz olmaz. Tâkatsız
ihtiyarlara da farz değildir.
5 - Kör ve kötürüm
olmamak.
6 - Namaza gitmeye mâni
ve gitmemeyi mübah kılacak bir özrü olmak. Şiddetli yağmur,
kar, fırtına v.s. gibi... Cumaya gitme imkânı olmayan
hapisteki mahkûmlara da Cuma farz olmaz.
Cumanın Sıhhat Şartları
Nelerdir?
Cumanın farz olması
için bâzı şartlar olduğu gibi, sahih olması için de bâzı
şartlar vardır. Bu şartlar şunlardır:
1 - Cumayı öğle
vaktinde kılmak.
2 - Namazdan evvel
hutbe okunmak.
3 - Cuma kılınan yer,
herkese açık olmak. Muayyen kişileri içeriye alıp sonra
kapısı kilitlenen bir Camide Cuma kılınmaz.
4 - İmamdan başka en
aşağı 3 erkek cemaat bulunmalıdır. Bu sayı, İmam Mâlik'de
30; Şâfiî'de 40 kişidir. Ebû Yûsuf'a göre ise iki erkek
cemaat de kâfidir.
5 - Cuma namazını
kıldırmak için vazife sahibi, yani, Cumayı kıldırmaya resmen
izinli bir kimse bulunmalıdır. Eğer yetkili bir kimseden
izin alınmış olmaz da Müslümanlar da namaz için toplanmış
bulunurlarsa, içlerinden birini imam yaparak Cumayı
kılabilirler.
6 - Cuma kılınacak yer,
şehir veya şehir hükmünde olmalı.
Şehrin ne demek olduğu
müctehidler arasında ihtilâflıdır. Daha sonraları köylerde
bile, Cuma namazının kılınabileceği hükme bağlanmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığının da bu konuda izni vardır.
Bir camiye cemaat
sığmadığı takdirde, o beldedeki sair camilerde de Cuma
namazı kılınabilir. Fakat müteaddit yerlerde
kılınamıyacağını söyleyen fakihler de vardır. Bunlara göre,
bir beldede ilk kılınmaya başlanan Cuma namazı sahih, diğer
yerlerde kılınan Cumalar ise fâsiddir. Bu durumda cemaate
öğle namazını kılmak vâcib olur. Sıhhatli olan görüş,
Cumanın muhtelif camilerde kılınabileceği görüşüdür.
Cumanın sahih olması
için, halife veya İslâm Devleti şartı var mıdır?
"Cuma namazı diğer
namazlar gibi bir namazdır. İslâm devletinin oluşu ve
şeriatın uygulanışı ile hiçbir ilgisi yoktur. (Nitekim Cuma
namazı henüz İslâm devleti ortada yok iken farz olmuştur.)
Hiçbir âyet ve hadîs veya mezhep, cuma namazının bir yerde
kılınabilmesi için İslâm devletinin hâkim olmasını veya
İslâm şeriatının tatbik edilmesini şart koşmamıştır. Hanefî
mezhebinde 3 kişi, Şâfiî mezhebinde 40 kişi bil'ittifak
küfür diyarı sayılan bir yerde bulunsa, cuma namazını
kılarlar. Ancak Hanefî mezhebinde cuma namazı kılınan yerde
müslümanların emîri veya temsilcisi varsa, düzeni korumak,
kargaşayı önlemek için Cuma kılınması onun emriyle
olacaktır. Emîr yoksa, müslümanların uygun gördükleri bir
kimse, onlara Cuma namazını kıldırır. Nitekim, Hz. Osman
(ra) cuma günü âsilerin muhasarası altında olduğu için,
müslümanlara cuma namazını kıldırma imkânı bulamadığı gibi,
kimseye de izin verememiştir. Fakat Hz. Ali (ra)
müslümanlara cuma namazını kıldırmıştır." (Halil Günenç,
Günümüz Mes'elelerine Fetvalar)
CUMA HUTBESİ
Hutbenin Hükmü
Nedir?
Cuma hutbesi farzdır.
Hutbesiz Cuma namazı sahih olmaz.
Cuma Günü Kaç
Hutbe Okunur?
İki hutbe okunur.
Birinci hutbede mü'minlere vaaz ve nasihat; ikincisinde ise,
bütün Müslümanlara dua yapılır. Her iki hutbede de, Allah'a
hamd ü senâ ve Resûlüne salâvat vardır.
Cuma Hutbesinin
Farzları Nelerdir?
Cuma hutbesinin
farzları ikidir:
1 - Vaktin girmiş
olması. Hutbe, öğle vakti girdikten sonra namazdan önce
okunur. Vakitten önce veya namazdan sonra okunması caiz
değildir.
2 - Hutbede Allah
Teâlâ'yı zikretmek, yahut ona hamdetmek, onu tesbih etmek...
Bunlar hutbe kasdı ile yapılmalıdır.
Hutbe ile namaz arası,
başka bir şey ile kesilmemesi de şarttır.
Cuma
Hutbesinin Sünnetleri Nelerdir?
Cuma hutbesinin
sünnetleri şunlardır:
1 - Hutbeyi ayakta
okumak. Oturarak veya yaslanarak okumak caiz ise de, sünnete
aykırıdır.
6 - Şehadet getirmek ve
Peygambere salâvatta bulunmak.
7 - Müslümanlara dünya
ve âhiretlerine faydalı nasihatta bulunmak.
8 - Eûzü-besmele çekip
bir âyet okumak. Okuyuş ya uzun bir âyet veya 3 kısa âyet
olmalıdır.
9 - Hutbeyi ikiye
ayırarak iki hutbe arasında bir müddet oturmak. Üç âyet
okuyacak kadar oturmalıdır.
10 - İkinci hutbeye de
birinci hutbe gibi hamd ve salâvatla başlamak.
11 - İkinci hutbede
mü'minlere dua etmek.
12 - Her iki hutbeyi de
uzatmayarak mümkün olduğu kadar kısa kesmek. Uzun okumak
mekruhtur. Hadîs-i şerîf'te:
"Namazı uzatıp hutbeyi
kısa kesiniz. Şüphesiz ki bâzı sözler, sihir gibi kalbleri
teshir eder" buyrularak hutbenin az, öz ve beliğ olması
istenmiştir. Zaten Hz. Peygamberin okuduğu hutbelere
baktığımız zaman bu özellikleri rahatça görebiliriz.
Hutbe okurken kimse ile
konuşulmaz, hiç dünya kelâmı söylenmez, hattâ yakındaki
birine "sus, konuşma" tarzında elle işarette bile
bulunulmaz. Namazda imiş gibi susularak Hatib efendi
dinlenir.
Resûlüllah Efendimiz bu
hususta şöyle buyurmuştur:
"Hutbe okunurken birisi
arkadaşına "sükût dur' veya 'sus' dese, lağvetmiş, yani
kendisi sükût etmemiş olur. Hutbe okunurken lâğv edenin
Cumasının fazileti yoktur."
Dinlerken yüzü hatib
efendiye çevirerek dinlemeli, başı sağa sola çevirip
etrafına bakınıp durmamalıdır.
Cuma İle İlgili Mes'eleler
* Cumada imam hutbeye çıkmak üzere
iken içeri giren kimse, oturup bekler. Kılamadığı ilk sünneti de,
Cumanın farzını kıldıktan sonra kılar.
Şayet imam henüz hutbeye çıkmak
üzere ayağa kalkmamışken gelip de sünnete başlamışsa, acele ile iki
rek'at kılıp o anda başlamış olan hutbeyi dinler. Şayet hutbe ikinci
rek'atı kıldıktan sonra başlarsa, bu defa sünneti acele ile 4 rek'ata
tamamlamak gerekir.
* Cuma namazı kadınlara ve
misafirlere farz olmadığı halde, camiye gidip kılsalar, öğle namazı
yerine geçer. Ayrıca öğle namazı kılmaları gerekmez. Nitekim gayr-i
müslim memleketinde (dâr-ı harb) olanlar için de durum aynıdır.
Kendilerine cuma farz olmadığı halde toplanıp kılsalar, bu namaz öğle
yerine geçer.
* Cuma namazı kılmayan kimselerin,
öğle namazını cemaatle kılmaları mekruhtur.
Ayrıca Cuma namazı kılmayan
kimseler, öğleyi kılmayı Müslümanların Cuma namazını kılmalarından
sonraya bırakmalıdırlar. Bu sünnettir. Bir beldede Cuma kılınmadan
evvel, Cuma kılamayan kimselerin öğle namazlarını kılmaları mekruhtur.
* İmama teşehhüdde veya sehiv
secdesinde yetişen kimseler, imam selâm verdikten sonra, kılamadıkları
rek'atları tamamlarlar.
* Cuma namazının kırâeti sesli
yapılır. Aynen sabah namazının farzı gibi kılınır.
* Cuma namazına yetişmek için
abdest almaya vakit bulamayan kimse, hemen teyemmüm edip de namaza
yetişeyim diyemez. Çünkü Cumayı kaçırsa, yerine öğle namazını kılabilir.
Ama bayram ve cenaze namazları böyle değildir. Onlara yetişmek için
vaktin darlığından dolayı teyemmüm yapabilir. Zira bu namazların geçmesi
halinde yerine geçecek başka bir namaz yoktur.
* Namazı bozan şeyler Cumayı da
bozar. Ayrıca Cuma kılınırken öğle vaktinin sona ermesi de Cumayı bozar.
Cuma'nın Âdâbı Nelerdir?
Cuma gününde Müslümanlar bir araya
gelir, topluca Cuma namazı kılar, birbirleriyle görüşüp kaynaşırlar. Bu
hususta şu âdâba dikkat etmek lâzımdır:
1 - Cuma gününe imkânı olanlar
sabahtan hazırlanmalıdırlar. Bu hazırlık, gerekli temizliği yapıp abdest
almak, yeni ve temiz elbiseler giyip güzel kokular sürünmek, vekar ve
ciddiyet içinde erkenden camiye çıkmak gibi hususlardır.
Bu konuda hadîs-i şerîflerde şöyle
buyurulur:
"Kim ki Cuma günü elbisesini
temizler, yıkanır, erkenden de camiye gider, imama yakın oturur ve imamı
dinlerse, iki Cuma arasındaki günahlarına, hattâ üç gün de ziyadesiyle
keffâret olur."
"Cuma günü olunca melekler mescidin
kapısında oturur ve sıra ile ilk gelenleri kaydederler."
"Üç şey var ki, insanlar bunların
faziletini bilseydi onları ede etmek için yarışırlardı. Onlar da: Ezan
okumak, birinci safa yetişmek ve erkenden Cuma'ya gitmektir."
2 - Cuma günü için gusletmek.
Cünüplükten kurtulmak için gusledilse de olur. Hadîs-i şerîf'te:
"Cuma günü abdest almak çok
güzeldir. Fakat gusletmek daha da güzel ve faziletlidir" buyrulmuştur.
3 - Cuma günü, Cuma namazından önce
veya Cuma gecesi, Kehf, Duhan veyahut Yâsîn, yahut da başka bir sûre
okumak; bu da olmazsa Kur'an'ın herhangi bir yerinden okumak.
Bu mübarek günü, İlâhî kelâmın nûru
ile tezyîn etmek güzel bir amel, sevablı bir iştir.
4 - Cuma namazı için camiye
girince, henüz hutbe başlamamış ise, kıbleye yakın boş bulunan bir yere
oturmak, hatib minbere çıkınca onu can kulağı ile dinlemek.
5 - Hatib minberden inerken mihraba
geçmesi için ayağa kalkmak. Bu, minber ile mihrab arasında oturanlar
içindir.
6 - Hatibin hutbesinden öğüt almak.
7 - Cuma günü Peygamberimize bol
bol salâvat getirmek de müstehabdır.