DÜNYANIN EN BÜYÜK Nİ`METİ

Sultan Üçüncü Mustafa'nın şimdiki Lâleli Câmiini ikmâl ettirdiği günlerde, muhitte Lâleli Baba adında bir veliden bahsederler; her sözünde, derin hikmetler ve birtakım sırlar bulunduğunu söylerler.

Padişah, göğsünün üzerine taktığı bir lâle ile oturan bu zâtı merak edip, ziyarete gider. Büyük bir velî olduğundan halkın asla şübhe etmediği bu zât, padişahın birçok suallerini cevablandırırken, dünyada en büyük nimetin ne olduğunu soran Sultan'a:

- Dünyada en büyük nimet, yiyip içtikten sonra def'-i hâcettir, der.

Padişah bu cevabı beğenmez. Hattâ bir bakıma kaba bir mânâ taşıyan bu nezaketsiz cevabdan sonra, canı sıkılarak kalkıp gider.

O gece yediği yemeği, içtiği suyu dışarı çıkaramayan Sultan; sabaha kadar sarayın içinde dört döner.

Güç belâ eriştiği şafak vaktinde, alel-acele bir abdest alır; namazını kıldıktan sonra, doğruca Lâleli Baba'nın evine koşar.

Gece sabaha kadar gözlerine uyku girmediğini, şafağı iple çektiğini, içinde bulunduğu zahmetten kurtulması için dua istediğini yalvarırcasına anlatır.

Lâleli Baba:

- Allah'ın nice nimetlerine sâhip bulunduğumuz halde, alışkanlık sebebiyle bunların kıymetini bilmiyoruz. Yiyip içtikten sonra def'-i hâcet etmenin en büyük nimet olduğunu şimdi öğrendiniz değil mi? der ve ilâve eder:

- Eğer yaptırdığınız şu camiyi bana bağışlar ve padişahlığınızı da, bütün salâhiyetleriyle birlikte bana bırakırsanız, kurtulmanız için dua ederim...

Camiyi derhal bağışladığını, bu andan itibaren "Lâleli Câmii" olduğunu bildiren padişah, saltanatını veremeyeceğini ifade etmek isterse de, artık tahammülü tükenmekte olduğu için, nihayet saltanattan da vazgeçtiğini, yeter ki içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtarılması için dua etmesini rica eder.

Lâleli Baba, o zaman şu karşılığı verir:

- Bir saltanat ki, bir def'-i hâcete feda ediliyor; doğrusu buna saltanat demeye bin şâhid ister!..

Lâleli Baba'nın duasını ancak bu suretle alan Sultan, içinde bulunduğu halden hemen kurtulur. Yaptırmış olduğu câmii, Lâleli Baba'ya bağışladığı için de, bu câmi onun adına izâfeten "Lâleli Câmii" diye söylenir.

Unutmayalım ki, kendimizde varlığı ile gururlandığımız dünyevî meziyetlerimizin hemen hepsi bir def'-i hâcete bile feda edilebilir... Öyle ise, boşu boşuna gururlanmayalım da, bunların kadrini bilelim, şükrünü edâ edelim..!